وَالضُّحَى
Ved duhâ
Duhâ (kuşluk) vaktine andolsun
-Ve fedakarlık
وَاللَّيْلِ إِذَا سَجَى
Vel leyli izâ secâ
Ve zifiri karanlık çöktüğü zaman geceye (andolsun) ki
-Ve gece-eğer-
مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَى
Mâ veddeake rabbuke ve mâ kalâ
Rabbin seni terketmedi ve darılmadı
-Ne-seni davet ediyorum-Rabbin-gesticülat-
وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى
Ve lel âhıratu hayrun leke minel ûlâ
Ve ahiret (bundan sonraki hayat), mutlaka senin için, evvelkinden (dünya hayatından) daha hayırlıdır
-Ve ahiret için-iyilik-senin için-itibaren-İlk
وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى
Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ
Ve mutlaka Rabbin yakında sana verecek (ihsan edecek), böylece sen razı olacaksın
-Döngü-sana verir-Rabbin-
أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَآوَى
E lem yecidke yetîmen fe âvâ
Seni yetim bulmadı mı? Sonra (seni) (himaye edecek bir kimsenin yanında) barındırmadı mı
-ağrı-seni buldum-Yatim-
وَوَجَدَكَ ضَالًّا فَهَدَى
Ve vecedeke dâllen fe hedâ
Ve seni dalâlette buldu sonra hidayete erdirdi
-Ve seni bul-Kayıp-
وَوَجَدَكَ عَائِلًا فَأَغْنَى
Ve vecedeke âilen fe agnâ
Ve seni yokluk içinde buldu sonra zengin kıldı
-Ve seni bul-Aile-
فَأَمَّا الْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ
Fe emmâl yetîme fe lâ takher
Fakat bundan sonra yetimi kahretme (üzme)
-Gelince-Yatim-HAYIR-
وَأَمَّا السَّائِلَ فَلَا تَنْهَرْ
Ve emmâs sâile fe lâ tenher
Ve amma saili (bir şey isteyeni) bundan sonra azarlama
-Veya-Sıvı-HAYIR-
وَأَمَّا بِنِعْمَةِ رَبِّكَ فَحَدِّثْ
Ve emmâ bi ni’meti rabbike fe haddis
Ve fakat, Rabbinin ni’metlerini artık anlat
-Veya-Yasaklama-Rabbin-