سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى
Sebbihisme rabbikel a’lâ
Rabbinin “Âlâ” ismini tesbih et
-Övmek-isim-Rabbin-Yukarıdaki
الَّذِي خَلَقَ فَسَوَّى
Ellezî halaka fe sevvâ
O ki yarattı sonra sevva etti (dizayn etti, düzenledi)
-O-Yaratmak-
وَالَّذِي قَدَّرَ فَهَدَى
Vellezî kaddera fe hedâ
Ve O ki, bir kader tayin etti. Sonra da hidayet etti
-Ve şu-Tencere-
وَالَّذِي أَخْرَجَ الْمَرْعَى
Vellezî ahracel mer’â
Ve O ki, yerden mera (yeşillikler) çıkardı
-Ve şu-Çıkmak-
فَجَعَلَهُ غُثَاء أَحْوَى
Fe cealehu gusâen ahvâ
Sonra da onu siyah atık haline getirdi
-Öyleyse yap-pislik-
سَنُقْرِؤُكَ فَلَا تَنسَى
Se nukriuke fe lâ tensâ
(Kur’ân’ı) sana, Biz okutacağız, bundan sonra sen unutmayacaksın
-Seni okuyacağız-HAYIR-
إِلَّا مَا شَاء اللَّهُ إِنَّهُ يَعْلَمُ الْجَهْرَ وَمَا يَخْفَى
İllâ mâ şâallâh(şâallâhu), innehu ya’lemul cehra ve mâ yahfâ
Ancak (bu) Allah’ın dilediği şeydir. Muhakkak ki O, açık ve gizli olanı bilir
-meğer ki-Ne-O istedi-Allah-o-Bilmek-Fenomen-gesticülat-Saklamak
وَنُيَسِّرُكَ لِلْيُسْرَى
Ve nuyessiruke lil yusrâ
Ve kolay gelmesi için Biz (O’nu), sana kolaylaştıracağız
-Ve kolaylaştırmanız-Lysey
فَذَكِّرْ إِن نَّفَعَتِ الذِّكْرَى
Fe zekkir in nefeatiz zikrâ
O halde, eğer zikir fayda verecekse zikret (zikri öğret, öğüt ver)
-Hatırlamak-O-Doldun-Hatırlama
سَيَذَّكَّرُ مَن يَخْشَى
Se yezzekkeru men yahşâ
Allah’a karşı huşû duyan kişi zikir yapacaktır (ve tezekkür edecektir)
-Bahsedilecek-itibaren-Korku
وَيَتَجَنَّبُهَا الْأَشْقَى
Ve yetecennebuhâl eşkâ
Ve şâkî olan, ondan (zikirden) içtinap edecek (kaçınıp zikretmeyecek)
-Ve bundan kaçının-Ashqa
الَّذِي يَصْلَى النَّارَ الْكُبْرَى
Ellezî yaslân nâral kubrâ
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak
-O-Aynı tür-ateş-Harika
ثُمَّ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَى
Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ
Sonra onun içinde (ateşte) ölmez ve de hayat bulmaz
-Daha sonra-hayır-O ölür-Hangi-HAYIR-Yahya
قَدْ أَفْلَحَ مَن تَزَكَّى
Kad efleha men tezekkâ
Nefsini tezkiye eden kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir
-Belki-Hadi-itibaren-
وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّهِ فَصَلَّى
Ve zekeresme rabbihî fe sallâ
Ve (o nefsini tezkiye eden) Rabbinin İsmi’ni zikretti ve de namaz kıldı
-Hatırlamak-isim-Rabbi-
بَلْ تُؤْثِرُونَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
Bel tu’sırûnel hayâted dunyâ
Hayır, siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz (tercih ediyorsunuz)
-daha ziyade-Etkiliyorsun-hayat-Dünya
وَالْآخِرَةُ خَيْرٌ وَأَبْقَى
Vel âhıratu hayrun ve ebkâ
Ve ahiret hayatı daha hayırlıdır ve bâkidir (devamlıdır)
-Ve ahiret-iyilik-
إِنَّ هَذَا لَفِي الصُّحُفِ الْأُولَى
İnne hâzâ le fîs suhufîl ûlâ
Muhakkak ki bu, evvelki sahifelerde de elbette var
-O-Bu-Fahiş-Gazeteler-İlk
صُحُفِ إِبْرَاهِيمَ وَمُوسَى
Suhufi ibrâhîme ve mûsâ
(Hz.) İbrâhîm’in ve (Hz.) Musa’nın sahifelerinde (var)
-Gazeteler-İbrahim-Ve Musa