KUR'AN-I KERİM VE TÜRKÇE MEALİ

Sadece bir ayeti dinlemek için ayet sayısı yazan simgesine de dokunabilirsiniz!
Toplam : Ayet, Okunan :
إِذَا السَّمَاء انشَقَّتْ
İzâs semâunşakkat
Gökyüzü yarıldığı zaman
-eğer-gökyüzü-Yaratıldın
وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat
Ve Rabbine itaat etti ve gerçekleştirdi
-Ve yetkilendirdim-Rabbi için-
وَإِذَا الْأَرْضُ مُدَّتْ
Ve izâl ardu muddet
Ve yeryüzü uzatılıp dümdüz olduğu zaman
-Eğer-Dünya-
وَأَلْقَتْ مَا فِيهَا وَتَخَلَّتْ
Ve elkat mâ fîhâ ve tehallet
Ve içindekileri (dışarı) attı ve boşaldı
-Ve o atıldı-Ne-Hangi-
وَأَذِنَتْ لِرَبِّهَا وَحُقَّتْ
Ve ezinet li rabbihâ ve hukkat
Ve Rabbine itaat etti ve gerçekleştirdi
-Ve yetkilendirdim-Rabbi için-
يَا أَيُّهَا الْإِنسَانُ إِنَّكَ كَادِحٌ إِلَى رَبِّكَ كَدْحًا فَمُلَاقِيهِ
Yâ eyyuhâl insânu inneke kâdihun ilâ rabbike kedhan fe mulâkîhi
Ey insan! Muhakkak ki sen, Rabbine doğru (yola çıkarak) cehd ile (nefsinle) cihad edersin. Sonunda O’na mülâki olursun (ruhunu Allah’a ilka edersin, ulaştırırsın)
-Hey-Ah-İnsan-Sen-çalışkan-ile-Rabbin--
فَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ بِيَمِينِهِ
Fe emmâ men ûtiye kitâbehu bi yemînihî
Fakat kitabı (hayat filmi) sağından verilen kimse ise
-Gelince-itibaren-Kaçırdım-yazı-Onun sağında
فَسَوْفَ يُحَاسَبُ حِسَابًا يَسِيرًا
Fe sevfe yuhâsebu hısâben yesîrâ(yesîran)
İşte o, kolay bir hesapla hesaba çekilecek
-Fahişe-Tutulan hesap-Hesap-
وَيَنقَلِبُ إِلَى أَهْلِهِ مَسْرُورًا
Ve yenkalibu ilâ ehlihî mesrûrâ(mesrûran)
Ve ehline surur içinde sevinçle dönecek
-Ve dönecek-ile-Hey-
وَأَمَّا مَنْ أُوتِيَ كِتَابَهُ وَرَاء ظَهْرِهِ
Ve emmâ men ûtiye kitâbehu verâe zahrihî
Ve kitabı (hayat filmi), arkasından verilen kimse ise
-Veya-itibaren-Kaçırdım-yazı-arka-Sırt
فَسَوْفَ يَدْعُو ثُبُورًا
Fe sevfe yed’û subûrâ(subûran)
İşte o, hemen ölümü davet edecek (helâk olmak için dua edecek)
-Fahişe-Arama-Küpler
وَيَصْلَى سَعِيرًا
Ve yaslâ saîrâ(saîran)
Ve alevli ateşe yaslanacak (atılacak)
-Dua ediyor-Cüruflu
إِنَّهُ كَانَ فِي أَهْلِهِ مَسْرُورًا
İnnehu kâne fî ehlihî mesrûrâ(mesrûran)
Muhakkak ki o, (dünyada) ehlinin arasında iken surur içinde sevinçliydi
-o-O öyleydi-içinde-Hey-
إِنَّهُ ظَنَّ أَن لَّن يَحُورَ
İnnehu zanne en len yahûr(yahûra)
Muhakkak ki o (Allah’a) asla geri dönmeyeceğini sandı
-o-Düşündü-O-alışkanlık-
بَلَى إِنَّ رَبَّهُ كَانَ بِهِ بَصِيرًا
Belâ, inne rabbehu kâne bihî basîrâ(basîran)
Hayır, (öyle değil) muhakkak ki Rabbi, onu en iyi görendir
-Aslında-O-Rabbi-O öyleydi-Bununla-ziyaret ettim
فَلَا أُقْسِمُ بِالشَّفَقِ
Fe lâ uksimu biş şefak(şefakı)
Bundan sonra hayır, şafak vaktine yemin ederim
-HAYIR-yemin ederim-
وَاللَّيْلِ وَمَا وَسَقَ
Vel leyli ve mâ vesak(vesaka)
Ve geceye ve örttüğü (barındırdığı) şeylere (yemin ederim)
-Ve gece-gesticülat-
وَالْقَمَرِ إِذَا اتَّسَقَ
Vel kameri izâttesak(izâttesaka)
Ve nuru tamamlandığı (dolunay haline geldiği) zaman Ay’a (kasem ederim)
-Ve ay-eğer-
لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَن طَبَقٍ
Le terkebunne tabakan an tabakın
Siz mutlaka tabakadan tabakaya bineceksiniz (gök katlarından geçeceksiniz)
-Kurulmama izin ver-Eylül-Açık-
فَمَا لَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ
Fe mâ lehum lâ yu’minûn(yu’minûne)
Artık onlara ne oluyor ki îmân etmiyorlar (inanmıyorlar)
-Bu yüzden-onlar için-hayır-İnanıyorlar
وَإِذَا قُرِئَ عَلَيْهِمُ الْقُرْآنُ لَا يَسْجُدُونَ*
Ve izâ kurie aleyhimul kur’ânu lâ yescudûn(yescudûne). (SECDE ÂYETİ
Ve onlara Kur’ân okunduğu zaman secde etmezler
-Eğer-Okuma-onlar üzerinde-Kuran-hayır-
بَلِ الَّذِينَ كَفَرُواْ يُكَذِّبُونَ
Belillezîne keferû yukezzibûn(yukezzibûne)
Hayır, inkâr edenler (kâfirler) yalanlıyorlar
-daha ziyade-Kimin-İfade etmek-Onlar yalan
وَاللَّهُ أَعْلَمُ بِمَا يُوعُونَ
Vallâhu a’lemu bimâ yûûn(yûûne)
Ve Allah, onların (kalplerinde) sakladıkları şeyleri (inkârları, düşmanlıkları) en iyi bilir
-yemin ederim-Bilmek-Ne-
فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
Fe beşşirhum bi azâbin elîm(elîmin)
Artık onları elîm azapla müjdele
-Onları vaaz etti-İşkence ile-
إِلَّا الَّذِينَ آمَنُواْ وَعَمِلُواْ الصَّالِحَاتِ لَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ
İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum ecrun gayru memnûn(memnûnin)
Ancak âmenû olanlar (ölmeden evvel Allah’a ulaşmayı dileyenler) ve amilüssalihat (nefs tezkiye edici amel) yapanlar için, kesintisiz ecir (mükâfat) vardır
-meğer ki-Kimin-Güvenli-Ve yap-Doğru-onlar için-Bir ödül-Olumsuz-