أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِأَصْحَابِ الْفِيلِ
E lem tera keyfe feale rabbuke bi ashâbil fîl(fîli)
Senin Rabbin fil sahiplerine neler yaptı, görmedin mi (bilmiyor musun)
-ağrı-Görmek-Nasıl-bir hareket-Rabbin--
أَلَمْ يَجْعَلْ كَيْدَهُمْ فِي تَضْلِيلٍ
E lem yec’al keydehum fî tadlîl(tadlîlin)
Onların hilesini boşa çıkarmadı mı
-ağrı-Yapı-Onların ilişkisi-içinde-
وَأَرْسَلَ عَلَيْهِمْ طَيْرًا أَبَابِيلَ
Ve ersele aleyhim tayran ebâbîl(ebâbîle)
Ve onların üzerine ebabil kuşlarını gönderdi (veya uçan ebabilleri gönderdi)
-Ve gönder-onlar üzerinde-Çerçeve-
تَرْمِيهِم بِحِجَارَةٍ مِّن سِجِّيلٍ
Termîhim bi hicâratin min siccîl(siccîlin)
Pişmiş sert tuğladan taşları, onların üzerine atıyorlardı (öyle ki)
-Onları at-Bir taşla-itibaren-
فَجَعَلَهُمْ كَعَصْفٍ مَّأْكُولٍ
Fe cealehum ke asfin me’kûl(me’kûlin)
Böylece onları yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptılar
-Öyleyse onları yap-Eli olarak-